29 Mart 2008

>>> . . . ancelina coli, haamile .
işsiz sayısı artıyor haabire . . . öfff yapmayın ya , yaratıcı ve tatlı şeyler yapamıyorsanız yapmayın kardeşim. neredeyse korkacağım reklamdan .
>>> karadenizli fırıncı hasta ve dr. hocam arasında efor testindeki diyalogdan bir kuble:
(hasta koşu bandında yürürken) dr. - eveet, büyüük adımlar atıyoruz . komşu fırına çook yaklaştıık. çok güzeeel. usulca ilerliyoruuz.
(hasta hızlıca koşarken uzun bir sessizlik olur, hastanın önündeki duvarda nehirli bir tablo vardır) dr. - nooldu, memleket mi geldi aklına, benziyor mu sizin oralara . . .
ehik ehik ehikeke
>>> eczanemizin nöbetinde viyagra isteyen bir hasta geldi. gizlice istedi annemden. kalabalık içinde duyulmasını istemiyordu belli ki. annem viyagra kutusu olan yere uzanamadı, bana söyledi, ben alırken kalfa hızlıca alıverdi. fiyatına baktı "bunu isteyen kimdiieee, şu kadar liraaa" diye çığırdı. ezcanedeki herkes öğrenmiş oldu. hüzünlendim . . . kehkeh

28 Mart 2008

şahanda yumulta

dün şahanın eski bölümlerinin tekrarında metin tok'un Amsterdam'da olduğu bölümü izledim ve bol bol kopma tarzında güldüm. metin tok'un mutlu gay(gey) çiftlere yazdığı şiirini sizlerle paylaşmak istedim :
canımdaki gay gibisin
içimdeki şey gibisin
bilmem ki ney gibisin
sen benimsin, gay çiçeğim

24 Mart 2008

şen görevliler

8 kişilik klinik pratik grubumuzun hocası dr.umuz gelmemişti yani gecikti. biz de servisin sekreterine bir soralım dedik. ca, er, ben gittik sekreterin oraya. sekreter hanım yanında arkadaşıyla geyiğin dibine vuruyorlardı muhtemelen. neyse girdik konuya:
ca - bizim pratiğimiz vardı da dr. halit cavid bey nerde?
sek - dr. halit cavid kim ya? (yanındakiyle bakışıp kopan)
biz - . . .
sek - dr. halit beyin nerde oldugunu bilmek zorunda mıyım ben . . (tekrar yanındakine bakan , kopan)
ca - yani az önce dr. emre beyin nerede olduğunu söylemiştiniz de
sek - mmm . . o zaman arayın onu . bak şu danışmadan arayın
biz - mmm iyi madem (homur homur) (sekreterin şen olmasına da tebessümle yaklaşan)
sek - ya da bi güzellik yapayım size burdan arayayım (tıkır tıkır telefonun tuşlarına basan ve ca'ya telefonu uzatan)
ca - doktorla mı konuşucam (hafif tırsak ifade)
sek'in arkadaşı - ayy korktu bu yanındakine ver bakalım o napçak (bakışıp tekrar kopanlar)
ca - yok bee sekreteri mi çıkıcak kendisi mi diye sordum . . (telefon aranmıştır)
ca - alo hocam . . bizim pratğm . . . evet . . . tak!(hocanın telefon kapatma sesi, ki ben dışardan duydum)
ert , ben - noldu abi ne diyo
ca - anlamadım ki
ert , ben - hohaosoıhudhılausdhıdshhaıha, e abi napçaz
ca - takılın gelicem ben dedi galiba
ert , ben - takılın mı dedi dfhuaıuadhuıhhdhaı
ca - sistolik gibi bir şey dedi diye anladım abi bi de
ert , ben - thutuhthusuygSYlsdkmdds
ca - beklicez abi beklicez bence . . .

evet , bekledik ve hoca geldi . . . mutlu son

pratikte kek

pratikte 3 stj.dr. olarak hastanın öyküsünü alırken, yakınının bana doğru kek uzatması:
- buyrun, kek yiyin
- (bi süre sessizlik) mmm iş üstünde kullanmıyorum . . . (kısa bi es) hehöhe (yavşak gülüş)
- alın alın kendim yaptım
- ha o zaman alak yıh yıh (birer dilim hüpletenler)
espriyi açıklayan insan : etik kriter uygulaması gibi oldu yani , hastadan öykü alınırken kek vb. yenilemez fakat ev yapımıysa yenir , gibi . . hahah

01 Mart 2008

faranjite sesleniş , can'a serzeniş

Boğazımda bir şeyler düğümlenmeye başladı
Elleh belenı vermeye can
Kuru kuru öksürükler akabinde patladı
Elleh belenı vermeye can

Ağzını kapa da öksür dedim di mi
Elleh belenı vermeye can
Kaptık galiba şifayı iyi mi
Elleh belenı vermeye can

Neyseki bünyem dirençli, sağlam
Öksürük de kesilir, şu ilacı ağzıma atsam
Ama yine de tekrarlamadan duramıycam
Elleh belenı vermeye can . . .