31 Aralık 2009

10lar !

onlar çok uzaktaydılar. bu kadar yaklaşacaklarını daha önce hiç düşünmemiştik. fakat artık geldiler. 2000leri bitirdiğimiz bu dönemde -ki bu dediğim ne kadar doğru bilmiyorum, 2000ler bitti mi emin değilim- 10lar geldi çattı.ileride 2000lerin sonunda 10ların başında çocuk olmak diye feysbukta grup açacak garip insanlar olacak. tarihin bu garipliğini o kişilere yüklemem hoş değil tabi. densizlik ettim. söylenişi garip geliyor. 10lar! herneyse. burada yine bi yıl sonu yazısı ile karşı karşıya kaldığını çok net bi şekilde anladığını düşünüyorum. bu blogta yıl sonu envanteri şeklinde yazılar yazmadım değil. bilakis her yıl yazarım. yazarım yazmasına da beni bilirsiniz, yeni yıldan çok şey beklemem. bekliyor gibi bi izlenimim olmuşsa 10lara geçmeden bu imajımı silmek istiyorum. gerçi yıllar geçtikçe insan geçen yılın kritiğini daha net yapıyor ve gelecek yılda olacakları daha çok kestirmek istiyor, bu şekilde bazı dilekler ve beklentiler kafasında şekilleniyor. ama aslında onlar çok uzaktalar ve uzakta kalacaklar, bir tarih değişiminin uğur getirmesini beklemek saçmadır. asıl güzellik yakınımızdaki mutlulukları görmezlikten gelmememizi sağlamamızdan geçer. ilker yasin gibi "şimdi onlar düşünsün!" demek istiyorum ahah 2009un genel değerlendirmesini kendi adıma yapacak olursam "maturasyon evrem" diyebilirim. hayatımı böyle evrelere bölmeyi seviyorum. bize böyle bilimsel düşünmeyi öğretiyorlar. evre felan değince de daha artistik oluyor ahah şaka bi yana tabi genel bir değerlendirme şöyle yapabilirim belki: orta kararda bir yıl geçti diyebilirim. evet işte bu kadar, başka sözüm yok.. şaka yine bi yana aklımda kalan kısa kısa gezilerimiz ve hafif uzunca istanbul gezim oldu. buradan emir beylere tekrar teşekkürler, baya baya eğlendik az buz değil. "hörgüç beni"yi tarihe yazmak da çok harikulade bir hadiseydi-yeni muhteşem eser de yolda, 10lara kaldı-. ayrıca bana birçok şey kattığını düşündüğüm bi yaz stajı geçirdim genel cerrahide, başta angarya gibi gelse de çok yararlı oldu. hayatımın ilk efektif tuşesinden yüksek randıman aldım. geçen yıl bugünlerde pediatri stajının sonuna doğru yaklaşmakta olduğum geldi aklıma, şu an ftrnin sonuna doğru geliyoruz. pediatrinin stresini bulmak zor. soruların bütün maddelerini ezberlerken kafamın ısınıp ağırlaşması ve yarım saat tv izledikten sonra soğumasını unutamam. şu an o stresli durumlar içinde değilim, mutluyum bu halimden. aklıma gelmişken insanın alışkanlıkları zamanla değişiyor. yani ya hep değişiyordu ben farketmiyordum, ya da bu yaşlarda değişiyor. mesela artık kahvaltıda bariz yeşil biber yiyen insan oldum. bol bol salça yemek huyum biraz azaldı. çok miktarda ot tüketmeye başladım -anacum da otlara sardı gerçi bu aralar, etkisi çoktur- ve giritliliğin dibine vurdum sanırım, otlar hoşuma gidiyor. 2009da olumsuz birçok durum olsa da -ki onlar yüzünden orta karar bi yıl geçti, güzellikleri dengelediler- bunları burada anlatıp seni hüzne gark etmek istemiyorum ki zaten gelecek sene bu durumların olumlu hale dönüşeceğini düşünüyorum, öncelikle güzel düşünmek gerek. yıl sonunda oluşan durduk yere oluşan kötü durum biraz moralimi bozsa da araştırma ve tetkikler sonucu bunun halledileceği yönünde izlenim edindik ve rahatladım. bunda yakın zamanda gittiğim, izlerken-izlemenin öncesinde-izlemenin sonrasında baya eğlendiğim ve baya beğendiğim vavien filminin etkisi de büyük oldu. buna vavien etkisi demek istiyorum ahah sonuçta victoria's secret fashion show ile girmediğim bir yıldı 2009. beklentim de çok yoktu bu yüzden ;p bu sene VSFS ile yeni yıla girme ihtimalim yüksek, yeni yıla değil de VSFSun uğuruna inananlardanım. 2009 demek biraz hava kalıyordu ama 2010 kulağa hoş geliyor sanki. geçen yılı tukakalamak da istemem darılmasın ama sanki böyle gibi.
ikibinonikibinonikibinon.. taşlar yerine oturuyor sanki ha.. 2010a 2010 kadınla nasıl girdim? yaz arkadaşım. bi zamanlar şahanın 30bin kadınla nasıl birlikte oldum tiplemesi geldi aklıma. o tipleme de tip açısından ruhat mengiye ne kadar çok benziyordu ha ahahha buradan kendisini tenzih ederim, kızmasınlar. (hayatımdaki ilk tenzihimdir, doğru bir tenzih mi bilmem ;p)
ben derim ki bu 10lar getirsin hepimize bonibonlar... onda bunda şundadır.. şunda bunda ondadırr.. mavi boncuk.....

21 Aralık 2009

engin günaydının vavien filmi galasında sorulan sorular üzerine verdiği cevaplardan hoşuma giden küçük bi kubleyi aklımda kalanlarla buraya not düşmek istiyorum.
"saçlarıma özel bi şekil vermedim, dağıtıyorum, yani saçlarımı dağıtarak tarıyorum. kendimi yakışıklı bulmuyorum. hiç çapkınlık yapmadım. çapkın biri değilim. ah keşke çapkın olsaydım yaaa gibi bi düşüncem de olmadı. olmasını da istemem. çünkü çapkınları sevmem." ahahah çokiy yaa

Su sesi

mandalina yerken.....
geçen gün ormanlık alan içinden akan bi akarsuyu seyrediyorduk, köprü üzerindeydik.
serkan - olm mükemmel ses ya, efekt gibi şuna bak
orçun - tabi olm, bunu telefon melodisi yapanlar var ne diyon sen pehey
o esnada aşağıda çocuklar vardı.
ertuğrul - naapıyorsunuz delüğanlular!
çocuklardan biri - telefonu düştü onu arıyoruz!
ert - çaldıralım mı!
çocuklardan cevap gelmedi.
serkan - olm telefon melodisi su sesiyse ne manyak olur ahuahuauhauh
orçun - ahuauhahuauh hakkaten ha, hay ben bu polifonik melodiyi icad edenin taa... diye başlar abi telefonunu düşüren auhauhahuay
topluca - auhahuahakakakak
mandalina yemeğe devam.....

20 Aralık 2009

Sohbet edilesi #2

zaman geçmiyor ki bi tanımadık biri daha muhabbetimize katılmasın. geçen gün hastanenin önünde arkadaşlarla futbol ile ilgili bir sohbete dalmıştık. o esnada ben şöyle bi düşüncemi aktarmıştım. "ya nonda yaşlandı aslında ama severim ben ya. zamanında monacoda oynarken baya beğenirdim." derken, yakınımızda bizi dinleyen bir beyefendi hızla yaklaştı ve "sen kaç yaşındasın?" dedi hafif agresifçe. "22" dedim. "yahu ben 18 yaşındayken de nonda vardııı, şimdi 40 yaşındayım yine nonda var, bırak allasen iyi oyuncuymuş ha, peeh" dedi. ben afalladım tabi bi şey diyemedim. "bakma sen ben de galatasaraylıyım ondan kızıyorum" dedi. "anlıyorum" dedim. hoşuma gitmedi yani kafama da yatmadı ;p
onun üzerine sonraki tenefüste yine aşağıya inip ertuğrul beyle laflıyorduk. bana laf söyleyen hasta bey yine yaklaştı bize, "hiç uğramıyonuz ha" dedi. ben bu haftayı poliklinikte geçiriyordum, bu yüzden laf ertuğrula diye gocunmadım. ertuğrulu dürttüm alttan. ertuğrul da "ha, şey siz hangi odadaydınız" dedi. onkolojideymiş hasta bey. "aa biz ftrdeyiz, karıştırıyorsunuz" dedi ertuğrul. hasta bey de "haa ben siz gelip gidiyorsunuz odaya diye laf atıyordum, karıştırmışım demek ya, kusura bakmayın ahah". "yok önemli değil" dedik ve sonra sohbete devam ettik. futbol konulu uzunca bi muhabbet daha sürdürdük. muhabbeti hoş biriymiş kendileri. buradan selamlar ona...