bu aralar bi sıkıntı içindeydik. aslında sadece bu aralar değil, ara ara sıkıntısını yaşadığımız bi konuydu fekat geçen gün bu sıkıntıya son noktayı koyduk. bu sıkıntı "siyah saçlı beyaz tenli" insanları tasvir etme sıkıntısıydı. o kişilere saçları yüzünden esmer diyesin geliyor ama değil, tenleri yüzünden bir şey diyesin gelemiyor zaten, hani gotik desen bu siyah saçlı beyaz tenlilerin içindeki bi sınıfmış gibi oluyor, yani hepsini içine almıyor belli bi tarza bürünmüş olanlarını alıyor. ben ve onur bey arkadaşım ve kuzeni bunun üzerine düşündük, bi kelime seçmeye karar verdik, herkes kullansın rahatlasın istedik. esmer, kumral, sarışın gibi tasvir edici bir şey. siyahın "si-"sini aldık, dilberin "-lber"ini. ki esmerin sonundaki "-er"i de almış olduk diyebilirim. silber yaptık. söylemesi zor diye "silder" oldu kelimemiz. bundan sonra böyle kişileri tarif ederken kullanınız. örnek konuşma öbeği : "işte senin boylarında, silder, sıcak kanlı, şen şakrak biri"
05 Temmuz 2008
var ki
küçük özelliksiz bordo telefonumu seviyordum. geçen gün arkadaşımın telefonunu kaydedeyim dedim o küçük ve özelliksiz telefonuma. numarayı ekrana yazdım. işte klasik seçenekler, yeni oluştur, cep telefonu gibi şeyleri seçtim. en sonda da kaydet dedim. ve uyarı yazısı çıktı : "zaten var" ! "sen bu numarayı kaydet diyorsun iyi hoş da, bu numara zaten var be abi" ya da "varmış yahu bu, başka hattı varsa bi de onu al" sıcaklığını bana veren samimi telefonumu, artık daha çok seviyorum. yeni numarayı kaydettikten sonra "bi de çaldır bakalım" demesini bekliyorum gelecek modellerde.
zamanla . . .
bir zamanlar -ki o zamanlar benim küçük olduğum zamanlar- bazı olguları, oluşumları, terimleri bilmezdim. aslında bilmediğim şeyleri araştırmayı seven biriydim ama onları böyle biri anlatsa iyi olurdu ya da ne bileyim dişime göre kafamda şekillendirecek bilgileri bulamıyordum. daha sonra zaman biraz biraz öğretti bunları. hayatın içindeki sohbetler, haberler, duyumlar, öğretim görevlilerinin anlatımları vb. zamanla yoğurdu beni. bunlar nelerdir mesela; siyasettir, salt çoğunluktur, monarşidir, ekonomi kalemleridir, devaluasyondur, gayri safi milli hasıladır, bayındırlık ve iskan bakanlığıdır, tüzüktür, kanun hükmünde kararnamedir vb. yani pek bilmezsiniz de irdeleyisiniz de içinizden pek gelmez aslında. ama zaman bunlar hakkında şöyle şekillendirecek bilgiyi bana verdi(galiba hepimize de veriyor). bi de bakmışım bir şeyler bilmeye başlamışım bu konularda. konuşacak kadar olmasa da anlayacak kadar biliyorum(hep lisan için kullanılan bi tümce olsa da bu, burada da iyi gitti). ama gelin görün ki hala şu "borsa"yı anlamıyorum. bi gün aşina olduğum bi yerinden gireceğim(ki bazen teğet geçtiğimi düşünüyorum) ve yüzeysel bi şekilde fikir sahibi olacağım sanırım. hayatın borsayı biz insanlara öğrettiği yaş ortalama kaçtır, benim kafama ne zaman girecek, onu merak etmekteyim hala . . .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)