30 Aralık 2008

2009

rüzgar değdiği teni kesercesine esiyordu. bu şehir uzun süredir böyle soğuk görmemişti. antalya ise kendine "bu şehir" diye hitap edilmesini belki de hiç görmemişti, sonuçta istanbul değildi. sol elimde tenimi kesen, "bu şehrin" rüzgarı değil, ucuz alkolün metal kutusunun soğukluğuydu. dalga pek yoktu, keza deniz kokusu da pek gelmiyordu. sağda dağlar adeta bi tablo çizercesine sınırları keskin, çoktan batmış güneşin son ışık huzmelerini de engelleyecek şekilde duruyorlardı. önümden rüzgarla beraber geçen dumandan sonra "abi" diye lafa giriş sesi geldi. "özel günler hiç bişi değiştirmiyor ya" diye ekledi. "öyle abi" dedim. sonuçta yıllardır yıl değişiyor. hiç birinde sonraki gün kendimi havaide bulmadım. "havai" de çok havai oldu ama işin havaisinde tabi değilim. geriye sayıyorsun, yıl bitiyor. sonraki gün "ya ben böyle demiştim ama asıl şu şekilde katılıyordum sana" diyen çıkmadı. geriye saymadan geçilen yıllar da öyle. doğum günü olsun mumları üfliim "hoop bambaşka bi diyardayım lan", olmadı böyle bişi. olması da saçma aslında. sonunda 31 aralık da 1 ocak için bir "dün". ben bunları düşünürken yine bi ses geldi. hışır huşur. elini montunun cebine atmıştı. "yapma abi" dedim. "dur be oğlum" dedi. "ya çıkarma şunu, kullanmasını bilmiyorum zaten. zaman zaman mutlu da oluyorsun, seviniyorsun da ama yıprandığın oluyor aralarda, baya üzülüyorsun, acı koyuyor da tam bilemiyorum ya bi dengesini bulamıyorum, bi ayarı yok" dedim. "aga bu farklı ya" dedi. "nesi farklı ya. hem daha erken oğlum. kim bilecek ki bunu kullandığımızı abi. ha işin sırrı 1 gün erken halletmekse, bilmiyorum abi." "hah işte sen de kararsız kaldın bak. bi dene, nolur oğlum bi kez de böyle olsun." dedi üsteleyerek. istemediğin bir şeyde çok kararlı da olsan, gelen sorulara tam cevap veremediğinde, o kadar da karşı değilmişsin gibi duruyor. onu yapmanı isteyen kişi soruları arttırarak "tamam bakalım olsun o zaman" cevabını kapabiliyor. yine öyle olacak diye düşünürken aklıma geldi "oğlum sen demedin mi ya, özel günler bişi değiştirmiyor diye, şimdi yaptığına bak yaa" dedim. arkadaş gazına mı getiriyordu beni-ulan şunu bi gaza getireyim de, muhabbet olsun şeklinde-, yoksa kendi de yaptığına inanıyor muydu anlayamamıştım. derken cebine giden elini kavradığım elimi salıvermişim. hemen çıkarıverdi 2009u. "sahilde gezerken buldum oğlum, ne var işte ikimiz paylaşalım, bi daha nerede bulacaz" diyor. "abi yine beklentileri yükseltiyorsun bak, dikkat et, bişi değişmeyecek işte." "abi ne olur ne olmaz, bi de böyle deneyelim" derken "öff durup dururken iş çıkarıyon, şurda atkının içinden boynuma doğru soğuk girmesin diye iki büklüm durmuş, ufka dalarken, senin uğraştığın şeye bak" diye aniden parlıyorum. insan plan dışı fikre, çabuk adapte olamıyor sonuçta. "iyi lan iyi, girersin sen de milletle. bok var sanki kodumunun 2008inde" diyor. tam yutacakken "dur dur dur oğlum" diyorum "taam lan taam, böl ikiye de birlikte girelim". sonuçta bişi olsa ikimize de olacak diye içimden geçiriyorum. tek kişiye olan ile 1den fazla kişiye olan farklıdır, daha rahatlatıcıdır toplu olan. "o kadar yılbaşı, doğum günü geçirdik. bi 5 cm boyumuz uzadı mı, bi de böyle deneyelim bari ne kaybederiz. birayla içilebiliyo mu bu lan, yanlış bişi olmasın, bütün yıl motorumuz bozuk olmasın, soğuğu da yedik zaten bi yandan akakaka". "yok be abi, yalnız ben bi şu cuğarayı bitiriim, yeni yaktım ziyan olmasın" diyor. ulan tam gaza gelmişken, bi de cigara molası çıktı başımıza derken bi anda rüzgar yine kesiveriyor tüm soğuğuyla. off ne esiyo baaa demeye kalmadan, rüzgar, altındaki sigara kutusuyla beraber 2009u sahile doğru fıydırıveriyor. "hay mınakiii uçtu gitti yaa. bu karanlıkta bulamayız da oğlum çakılların arasında" diyorum. o ise baya rahat görünüyordu. biraz geriye kaykıldı, sigarasından deriin bi nefes aldı ve "boşveer, şimdikilerde ne değişti. yine hiç bişi değişmeyecekti. 31 aralık bitince herkesle beraber gireriz, salla" dedi. başımı aşağı doğru eğdim. atkımın üstünden soğuk girmesini istemiyordum . . .