selam arkadaş. sülalecek tahtalı dağı'na gittik. tahtalı dağı antalyanın batısındaki ilçesi olan kemer'in çok yakınında, antalya'yı ve antalya'nın birkaç ilçesinin kuşbakışı seyredilebilindiği yüksek bir tepe(hatta nefes filmi çekilmiş burada). oraya teleferik yaptılar yakın zamanda ve böylece insanlar oraya çıkar oldu, etrafa bakar oldu. öyle oldu da n'oldu. hiç işte. ama manzara harika tabi. sadece manzara ama. safi manzara var aga. neyse, dönüş yoluna geçtik. yanıma mp3 playerı almamıştım. "aman ya bi şey dinlemeden, etrafı seyrederek giderim" demiştim kendi kendime. gidiş yolunda hafif tatil müzikleri gibi pop çalmaktaydı radyodan. fakat dönüşe doğru artık nasıl bi frekansa geçmişsek sirtaki çalınan müzik aletinin çalındığı enteresan müzikler başladı. 1 şarkı dinle 2 şarkı dinle 3-4.. garip müzikler devam ediyor. sağıma soluma baktım, herkes uyuklama modunda. normalde pek karışmam ama aşırı darlandım. kadim arkadaşım emir yargın'ın sıkılma triplerinden birine girerek (nereden aklımda yer etmişse artık, onun bi sıkılış tribi vardır aklımın bir ucunda her daim) öne atılıp "teyze dinlemiyorsanız değiştiriyorum kanalı" demeye yeltenirken, vücud pozisyonumu ona göre ayarlarken, radyonun cingılı girdi, cingıl "nırınınırııı nırırnınırıı nırırnıını(buradan radyo kanalını çıkarana benden toblerone) nırnınır nırırıı kral efem!(buradan sonra herkes bilir)" şeklindeydi. "zvoha! adamlar ne abuk şeyler çalıyor yahu" dedim içimden(sıkılınca garip efektler pörtler benden). cingıl sonrası nostalji şarkılar bölümü gibi bir bölüm anons edildi. neyse dedim sabır, türkçeye döndüler, en azından bildiğimiz dandik bi şarkıyı çalarlar en kötü ihtimal. hafif bi melodi girdi duyamadım. dijey, bi şarkıcıyı tanıtmaya başladı işte şurda şu yıl doğdu, müzik hayatına şu yıl başladı gibisinden. kim bu ya demeye kalmadan "kayahan" dedi çakal dijey. vay anasıı dedim hangi parçayı girecekler acaba. derken dinlemeye koyuldum. dijey yavaştan sustu ve şarkı baştan girdi. bi de ne olsun, hiç bilmediğim bir parça. ahahh kendi kendime şaka yaptım. tabiki benim bilmediğim bir kayahan parçası yok, bütün şarkılarını artık ezbere hatırlayamasam da şarkının akışlarını bilirim. neyse adamlar öyle bi şarkı girdiler ki. tahmin ettiğim en popülerinden bi melankoli ya da odalarda ışıksızım ya da sarı saçlarından sen suçlusun çalacaklarıydı. ama "sensiz olmaz ki" çaldılar. o da ne ki be diye suratını asma arkadaşım. gerçekten güzel şarkı her kayahan parçası gibi ;p güzel olmasında hemfikir olmasak da çok damar şarkıdır, onun arkasında dururum. dinlemeye devam ettim parçayı. vay anasını dedim, ben bunu el kadar çocukken, maksimum 6-12 yaş arasındaki psikiyatrik dönemlerden gizlilik dönemimde ezbere biliyordum. nasıl bi psikolojiyle büyümüşüm, bu şarkılarla nasıl büyümüşüm, hormonlarım nasıl salgılanabilmiş, vitaminle vücutta nasıl tutulabilmiş, ya da bunlar nasıl bilinç dışıma yerleşmiş, hangi hareketlerime yansımış şu an diye düşündüm. onu bi an geçtim, adam nasıl yazmış nasıl söylemiş bunları, 1 şarkı değil 2 şarkı değil, bu adam hala nasıl hayatına devam etmiş, bu adamın zamanında ağlamaktan gözlerinin önüne düşmesi lazımmış diye düşündüm ;p öyle kedere boğmuş ki bazı şarkıları. bu şarkının sözlerini de yazayım da kafanızda az çok yer etsin demek istediklerim: "Sensiz olmaz ki sensiz / Sana çok ihtiyacım var canım / Her solukta / Nolur anla nolursun // Sensiz olamam ki sensiz / Sensiz sevinçlerim solar sonra / Naparım ben / Nolur anla nolursun // Sen bilirsin ben halimi anlatamam / Beni bilirsin ben hiç seni aldatamam / Gözbebeğim sen benim herşeyimsin / Sen benim sevgilimsin // İnan inan / Sevemem kendimi / Zaman zaman / Senin kadar / İnan inan // Sensiz olmaz ki sensiz / Ben senin gölgen / Bedenim sen beraberken / Nolur anla nolursun // Sen bilirsin ben halimi anlatamam / Beni bilirsin hiç seni aldatamam / Gözbebeğim sen benim her şeyimsin / Sen benim sevgilimsin // İnan inan // Sensiz sevinçlerim solar sonra / Naparım ben / Nolur anla nolursun // Sana bir şey olsa ölürüm ben acılarla / Nolur anla nolursun // Ölüm bile ayıramaz bizi / Ölüm bile..." şaka maka bu şarkılarla büyüyerek hayatımda normal dışı hareketler içine girmemem mucize gibi geldi bana ;p (gerçi kime göre normal, neye göre normal) kadim dostum emir beyin beni işaret ederek söylediği bi söz vardır her zaman "kayahan dinliyordu bu küçükken." ne demek oglum bu, ağız burun dalmam mı oglum ben sana ;p şaka bi yana kayahan bey de sevgisini anlattıktan sonra nasıl inan inan diye ikna işlerine girmiş ya dağıtmış ortalığı darmaduman etmiş ahahh küçükken irdelemiyor insan bu kadar tabi papağan gibi ezberliyor, ama bi yere işlemiştir bunlar hafife de almamak lazım. neyse bu şarkıdan sonra nilüfer girdiler -ki hiç sevmem-, 3 hürel, cem karaca ve edip akbayram'la devam ettiler. onların gayet piyasa diyebileceğimiz parçalarını çaldılar. bunların sonucunda kral efem dengesiz bi efemmiş, onu farkettim. ayrıca dinlenecek bi yanı da yokmuş :D