27 Mayıs 2008

ilköğretim ve lise hayatımızda "okulun son günü ders mi olur yöaaaaa" diye isyan ederdik. üniversiteye geldik, adamlar okulun son günü final adı altında sınav yapıyorlar, kimsenin gıkı çıkmıyor. teessüf ederim.

24 Mayıs 2008

evi karıncalar istila etmişti. onları evimizden çıkarmamız gerekiyordu, zira kedi mamasına girişiyorlardı. annemin de karıncalara gıcık olduğunu gördüm. dedim "karınca yemi diye zehir yok mu fare yemi gibi, öldürsün onları." annem "var var" dedi. o anda bi kaç saniye bi sessizlik oldu, karıncalara daldık. anladım ki annem de benim gibi onların bu çalışkanlıklarına hayrandı. adamlar balkonun betonunu dele dele yollar yapmışlardı. insan böyle bi azme böyle bi iradeye karşı haklarını teslim etmek istiyordu. onları öldürmek içimizden gelmiyordu. yani hani böyle ekmege bulaşanları atarsın, masaya çıkanları silersin ama, zehirleyerek hepsini katletmek de gönül telimize dokunuyordu sanki.
karıncalar hala evimizde. onlara git demenin yollarını arıyorum. her gün bahçeye bir dilim ekmek atsam, evimizi terkederler mi ki diye düşünmeden edemiyorum . . .

11 Mayıs 2008

sn. onur bey , selekler çarşısı yanında asılmış olan şiire dikkatimi çekti. şiiri aynen yazıyorum :
- - -
yeşiller azaldı
betonlar çoğaldı
meydanlar ufaldı
caddeler daraldı
trafik azaldı
yaşamak çok zorlaştı
amma
genelde güzeldir antalya
x
akdenizi kurutan yok
torosları deviren yok
plajları götüren yok
falezler şimdilik ayakta
genelde güzeldir antalya
- - -
bu şiirdeki 'genelde' yazan kısımların gerçekten 'gine de' olmadığına dikkatlice bakınca içimdeki gülme tomurcukları büsbütün patladı. eve gelince şiiri internette buldum. meğerse şiirin aslındaki söz 'gine de' imiş. hatta şiirin adı 'gine de güzeldir antalya' imiş. ama bu gine, ülke olan gine değil tabi (öf) şiir tarık akıltopuna aittir. ayrıca genelde yerine gine de de yazsa, şiir komiktir, ahuhahua diye yarılmalıktır .
ek olarak bu türdeki tek şiir bu değildir , devamı için

04 Mayıs 2008

pişt

fazla laf atılası bir insanım sanırım. herkese olur mu bilmiyorum. dün galatasaray forması aldım, o elimde arkadaşım onur beylen gezinmeye başladık. önce bir kafede sakallı uzun saçlı görevli abi "aaa taraftar forması mı kaça aldın?" diye meyletti. müşterilerin huyuna gitmek, emperyalizm, satış pazarlama müşteri memnuniyeti gibi şeyler kafamızda dönse de samimiydi sanırım o abi. daha sonra başka bir abi de geldi(o da orada çalışanlardan). bir arkadaşı duyacağı şekilde "bana da birileri alacaaaadı da, hatta şort çorap takım halinde borçları vardı da, ne zaman alır bilemem" diyerek formamı alıp üstüne tutaraktan konuştu. derbi iddiasını kazanmış. daha sonra dolmuşa atladım başka bir yere gittim. iner inmez yanımdan inen, abi vasfından biraz daha büyükçe biri "galatasaraylı mısın" dedi. afallayarak "hehe e-evet" dedim. "ben de beşiktaşlıyım" derken elindeki torbayı gösterdi. kartal yuvası torbası içinde muhtemelen forma vardı onun da. gülümsedik ve o hızlı adımlarla uzaklaştı. daha bitmedi bi de şurda şöyle oldu demek isterdim ama olmadı. sonuncusuna şaşırdım ama ben, öyle bu kadarcık mıydı gözleriyle bakmayın ekrana, üzmeyin beni. kehkeh

televizyadan

* * * "bakalım mahmut tunceri güldürebilen biri çıkabilecek mi ?" mahmut tuncer showda rastgeldiğim bir durumdu bu. yaklaşık 5-6 kişi somurtan mahmut tunceri güldürmeye çalışıyorlardı. sanırım o kısmın en adlandıramadığım, mantığıma oturtamadığım kısmı mahmut tuncerin ayakkabısının çıkarılıp ayağına dokunarak gıdıklamaya çalışılmasıydı(neden sorusunun cevabını anlamlandıramadım yani aklımda). öff anlatamayacağım daha, yaşamak lazımdı.
bir kaç dakika sonra kanallar taranırken (zaplamak) tekrar mahmut beye rastgeldim. evlenecek bayanın ailesinden izin belgesinin gelmesi bekleniyordu. gelmedi. canlı yayında evlilik gerçekleşmedi. o yaşta kızın evlenmesinin mi , canlı yayında hayır işler gibi gösterilmesinin mi , daha nesinin . . . (bilerek çok saçma bir cümle kurdum çünkü cümlenin sonu çok sert bitebilirdi , ortamı germek istemedim , blogumun formatı bu değil ;p)
* * * tvdeki evlendirme programında kapalı gençlerimiz geliyor , talipleri de geliyor tabi. anlayamadığım, pek bir şey gözükmüyor, arada bayaa kumaş var, içinden ne çıkacak kim bilir. yanlış anlaşılmasın yorum yapmıyorum da duruma anlam veremediğimi belirtmek istiyorum.
* * * çocuk-bebek sesiyle yapılan şarkılar veyahut çocuk-bebek seslendirmeleri içeren reklamlardan hiç hoşlanmıyorum, hatta irrite olup tiksiniyorum. çok vıcık vıcık ve fazla yapmacık geliyor sanırım. çocukları fazla bilgisiz gösteriyorlar çoğu zaman. bana öyle geliyor yani. arada bir (evy babyden gomutanım gibi) sevdiklerim de çıkıyor. hatta sadece bunu begendim de diyebilirim. acaba bu tür reklamlarda ay şu çocuk çok tatlııı, ay çok saf yerim ben bunuu falan diyen, bu reklamları seven var mı? varsa söyleyin, merak ediyorum yani, varsa iyi yapıyorlar bir şey dediğim yok. bu reklamları seven yoksa yapmasınlar ;p ama bence canlı canlı tatlı çocuklar gibi şirin olmuyor hiç bir reklam(anlatım bozukluğu olsa da siz anladınız).