akşam saat 10a 10 vardı. dolmuşta herkes günün yorgunluğu ve dolmuşun rehavetiyle hafifçe sallanmaktaydı. ta ki şoför "arkadaki bayan, sanırım sizden para almadık" deyinceye kadar. giriş biraz agresiflik, gergin bi ortam havası yaratsa da aslında öyle değildi. antalyada dolmuşlar 9 buçuktan sonra hafif mizahi olur, karikatür kokar. şoförün hafif arka çaprazında kaykılarak oturan hafif kıro abimiz "almayıver yahu, sevgililer günü bugün olsun o kadar yıh yıh" dedi şoföre. "hee oldu. ev sahibi de benim sevgililer günümü kutlasın sonra di mi" dedi şoför dikizden bakarak. dolmuş kıh kıh kıh halinde gülüştü. kıro abimiz gayet şendi. birine telefon açtı, telefondakine "reis! sevgililer günün kutlu olsun ahahahah" dedi. onu gidi muzur onu. bunların üzerine parayı ödemeyen bayan hariç bütün dolmuş "parayı ödemedik mi acaba" diye gocundu. 1 dk sonra o bayan da gocundu sanırım çünkü şoförün yanına bi bayan gitti bişi dedi. ben bunlar olurken hiç arkaya dönüp bakmamıştım "kim bu ödemeyen kadın yaa" şeklinde. önümdeki teyzeler çok dönüp baktı, ben de teyze gibi davranmayayım diye mi bakmadım bilmem. hayır baksam teyze de olmayacağım aslında. gayet şık olduğum için dönüp bakmamış da olabilirim. "ceket-gömlekli isen hızlı hareketler yapılmaz, ağır başlılığı korumak, kalıbının hakkını vermek lazım" psikolojisi de olabilir bu. o yüzden emin değilim şoförle konuşan bayan o bayan mı. hikayeyi böyle ortada bitirmek istemezdim ama, böyle oldu. ben istemez miyim dolmuşta bi sinerji yaratalım, anca bu oldu işte. yıh yıh yıh
14 Şubat 2009
01 Şubat 2009
- naptın
- hiiç naabim
- ben de onu diyorum zaten. 1 aydır bişi yazmamışsın
- öyle abi yazasım var da gelmiyo bişi aklıma şöyle sürükleyici olarak
- hiç bişi yapmazsan gelmez tabi aklına
- yok be oğlum nerden baksan 1 hafta ders çalıştım temiz
- temiz?
- en azından
- nerden baksan?
- öeh. öncesindeki 1-2 hafta da "oğlum çalışsam mı lan yavaştan" stresiyle geçti desen etti 3 hafta
- kaldı 1 hafta
- tatil abi. tatilde blog yazılır mı ehik ehik
- ahaha mal
- yazsam yazılır aslında. emir bey'in de yer aldığı trtnin 41. yıldönümündeki kutlamada gösterilen eski görüntülerden birinde mahmut tuncer'in ilk yılları vardı mesela. ne çığırmış öyle şarkı söylerken, tip desen bi ilginç. gerçi pek değişmemiş hala hahah
- oğlum izleyemedim ben onu ya
- bi de "deniz ve mehtap" diye başlayan şarkıyı karadeniz şivesiyle yorumlamışlar eskiden, o da iyiydi. "deniz ve mehtap, sordilar senu, nereyesun?" ekekekek
- ahaha iyiymiş
- sen şunu duydun mu: "bu ne lahana bu ne turşu"
- zuhaha o ne lan
- bülent uygun demiş maçtan sonra hahahah
- iyi de bunlar da ocağın son günü olmuş olmasın
- olsun olmasın oğlum ne farkeyler. yazı oldu mu olmadı mı ona bak sen
- oldu olmadı
- olduğu kadar
- olmança
- adriana lima . . . . .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)