28 Mart 2010

Zaman kazanma vol.3

sabah 06:15 gibi yatağa girdim. saatler 1 saat ileri alınmıştı yurt genelinde, benim odamdaki saat hariç. zira benim odamdaki saat tokyo saatini gösterir. sadece şakaydı. odamdaki saat 05:15i gösteriyordu. saat ileri alındığından dolayı kokoreççi bile 1 saat erken söndürmüş kömürleri, tükrük köftesi ya da kokoreç yerine çorbayla yetindik. tabi aslında 1 saat erken kapatmadı, normal saatinde kapattı ama saatini ileri aldığı için bize göre 1 saat erken kapattı. biz adapte olamadık bu 1 saatlik zaman kaybına diyebiliriz. güneş doğuyor gibiydi, kafayı koyduğum gibi uyumuşum. kedinin "mauvv"larıyla uykum ara ara bölünse "şşşşt geh üstüme yavrum" telkininde bulundum ona ve de pek sallamadım. fakat öğlene doğru çemkirircesine "meauvv!!" yapınca öğğff dedim ve tek yarım gözle saate baktım. saat 11:45i gösteriyordu. vuuu dedim bi elamet koparcasına, 1e geliyo ya saat, kalkayım artık dedim. kalktım bi baktım tuvaletteki -lavabodaki ahah- saat de 11:45i gösteriyor. orada anladım ki annem bütün saatleri 1 saat ileri almış. hayatımda 1 saat kaybettiğimi düşünürken 1 saat kazandım. aslında toplamda 1 saat kazansam da psikolojik olarak 2 saat kazandım. nası oldu ben de anlamadım ama 2 saat kazanmış mutluluğu geldi. çatır çatır yerim ben bu 2 saati dedim. çatır çatır geçti 2 saat ve bu saatlere geldik, hey gidi vay. aga aslında 1 saati yedim ben ya. gerçekçi olup, coşkuya kapılmayıp, çatır çatır 1 saati yemeyi düşünmek yerine 2 saat yemeyi düşününce 1 saat harcadım görüyor musun dostum. bu mutlu gibi görünüp hazin biten öykünün üzerine düşününce 2 tane zaman kazanma hikayesi daha tarihe not düştüğüm geldi aklıma. ama nereye not düştüğümü bulmak biraz uğraştırdı. hatta emir bey mi not düşmüştü acaba diye düşünmedim değil. en sonunda emir beyin bir yazısına yorumum olarak buldum bu eski duble zaman kazanma hikayesini. gelin hep beraber okuyalım bu yorumumu, kısa ve öz: "1 saat kazandığımız günün -ki düğün günü oluyor- akşamında, fırat beyin sana saati sorması üzerine geçen diyaloglar silsilesi üzerine 4 dakika kazanmamız ve buna içten içe baya bi sevinmemiz :D" evet böyle okuyunca hiç bir şey anlaşılmadı, farkındayım. açıyorum. ilk 1 saat kazanma hikayesi, odada kalan 5 erkekten 1inin saati 1 saat ileri olarak yanlış okuması ve geri kalan erkeklerin de saatlerine bakmasına rağmen o şekilde görmesi, herkes ayıldıktan sonra saati doğru okumamızla zaman kazanmamızdan ibaretti. 4 dakika kazanma hikayesi ise, saat kaç sorusuna emir beyin "tahmin edin", fırat beyin tahmini üzerine de "2 yaklaşık" demesinden sonra gerçek saatin 2 eksik olduğunu söylemesi şeklinde kazanılan 4 dakikayı içeriyordu. yakın tarihin en iyi zaman kazanma hikayesi bu 4 dakikalık zaman kazanmadır bence. bu kadar konuşmamın üzerine lisede onur beyle oluşturduğumuz tekerleme geldi aklıma ve bununla yazıyı bitirmek istiyorum: (şöyle bir şeydi yamulmuyorsam) "namazcı ramazan, ramazan namazı ezanı ne zaman?" baybay

2 yorum:

Fatih Özel dedi ki...

bir nesil kendini heba etti bu yaz saati uygulamasına.

devlet buna bir şey yapması lazım.

orçay dedi ki...

"bir ara bu saatler sabit kalacak, meğer hiç bi kar olmuyormuş yaz saati uygulamasıyla" haberi çıkmıştı, sanırım 4-5 sene önce felan. olmadı böyle bir şey de biz hadi ya deyip inanmıştık baya ;p