yaz gelir ve gündüz de televizyon izlemek mümkün olur. yaz ayları, genelde kış ayları yayınlanan dizilerin tekrarları yayınlanır. sevdiğim dizilerin tekrar yayınlanması mutlu eder, fakat sevmediğim dizilerin ekrandan hiç ayrılmaması da tiksindirir. mesela geçen yazlarda show tvnin cennet mahallaesine abanması gibi. cennet mahallesi tv kıvamına gelmişti. show tvyi silesi geliyordu insanın. şimdi de yavaştan cennet mahallesi fıydırmaya başladı ya umarım eski acı günlere geri dönmeyiz. bu yaz canım ailemin ya da bıçak sırtının tekrarlarını bekliyordum ama henüz gerçekleşmedi. ikinci baharın tekrarlarını da göremiyoruz. ekmek teknesinin tekrarını da bekliyordum ki ara sıra bazı kanallarda gördüm ama günlük tekrar değildi. fakat beğenerek izlediğim aşk-ı memnunun tekrarları beni mutlu ediyor. ee cennet mahallesi nere, aşk-ı memnu'nun "güzelliği-güzelleri" nere? insan tabi mutlu oluyor. ama bi de yeni yayınlanan dizinin tekrar edilmesi ve bölümleri unutmadan tekrar izlemek beni bile-ki iyi bi tv izleyicisiyim görüldüğü üzere- bi süreden sonra sıkıyor. bu yaz ayında devamlı izlediğim, kahvaltı yaparken, pcde gezinirken, müzik dinlerken bi yandan bana eşlik eden, tvde tercih ettiğim, kısacası bu yaz izlediğim programlar ise şu ana kadar şöyle:
yeditepe istanbul (dizi)
bu diziyi daha önceden duymama rağmen hiç izlememiştim. geçen günlerde trt gapta rastladım ve oyuncuları görünce çok şaşırdım. izlemeye başladığımda müziklerinin ve senaryonun akışının da çok güzel, çok sıcak olduğunu gördüm. daha önceden bu diziyi izleyenler 2001 yılında yayınlanmaya başladığı için "yeni mi gördün be, ohoo" diyebilirler, yeni keşfettiğim için hakediyorum bu lafları -amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok diyenler de olabilir-. en beğendiğim diziler arasına girecek gibi görünüyor. oyuncularından size bi kuble okumak istiyorum: emre kınay, zuhal olcay, uğur polat, ıtır esen, oktay kaynarca, yeşim ceren bozoğlu, ruhi sarı, güven kıraç, özgü namal, meral okay... isimlerini bilmesek de simaen tanıdığımız daha bir çok oyuncu da oynamış bu dizide.
spor servisi (spor programı)
bu program ise gazetedeki spor haberlerinin okunup yorumlandığı bi spor programı. bazen fazla gereksiz eleştirilerle sıksa da izlenebilesi bi program. sonuçta transferlerden haberimiz olabiliyor ve bu durumdan memnunum.
arka sıradakiler (dizi)
evet bu dizi anlattıklarımdan sonra tırt gelebilir. kabul ediyorum. pek de arkasında durmayacağım bu dizinin ama izliyorum. başta çok sıradan gelse de izlemeye başladığım bu diziyi izlemeye alıştım ve devam ediyorum. enteresan gelen bazı yanları da var sanırım bu dizinin ama henüz o yanlarını bulamadım o yüzden söyleyemeyeceğim ;p genç oyuncuların oyunculukları da pek iyi değil aslında. pek onların rol yapma çabalarını izlemek hoşuma gidiyor olabilir. "yazık ya o kadar dizi yapmışlar, izleyeyim bari ayıp olmasın" gibi bi psikoloji mi acaba bendeki. bilemedim. bi de bu dizide bir çok oyuncu olduğunu, yani kalabalık bi dizi olduğunu belirtmek isterim. çok kalabalık yahu. gerçi okul dizisinin az oyunculu olması saçma gelebilir tabi ama yan karakter sayısı az, repliği olan oyuncu sayısı çok, anlatmak istediğim buydu.
akşam - - -
akşam yeni yayına giren yaz dizilerinden hiç birine ısınamadım ve tutacağını pek sanmadığım diziler bunlar. yayına devam eden melekler korusun dizisi de fena olmamakla beraber, ıı berabeer.. beraber fena değil işte, beraberinde bir şey gelmedi aklıma ;p izlenebilir yani.
tekrar yayına başlayan fear factorden çok ümitliydim fakat eskisi kadar ısınamadım. acunun olmamasından mı acaba diye düşünsem de sadece ondan değil. programın temposu düşmüş durumda.
ninja warrior (yarışma)
ahahah. severek izliyorum ya. zor yerlerden düşen insanlara gülüp eğlenmek gibi saçma bi eğlenme anlayışım yok. bu programın zorlu etapları yarışmacıların geçişine şaşırmak hoşuma gidiyor. ayrıca hopdidik ayhanın sunması da beni sevdiren bir diğer etken. etaplarda sık sık değişikliklerin yapılması, yarışmanın akışının hızlı olması da sanırım bu programa ısınmamı sağlayan diğer faktörler.
gece kanalları gezerken beğenerek izlediğim programları düşünürken, nefret ettğim bi programa da değinmek geldi içimden. hatırladıkça sinirleniyorum, kanalları gezerken gördükçe daha çok sinirleniyorum. görür görmez korktuğum da çok oldu. bi anda garip bi ses geliyo sonuçta. "fiiiiuufffff!!!" diye hava kaçırma sesi. ebru şallı niye yapıyorsun bunu bize. gece gece bi anda fiuuuuufff diye ses geliyor, korkuyorum. hanımefendi bi gün hava verirken öööyle kalakalacak diye tırsıyorum. fiiiufff derken hık hık hık diye. aman dikkat. bi gün yer yüzünden silinecek düzeyde zayıflayacak diye de korkuyorum. yaptığı açıklamalarda derisinin yaşının yıldan yıla küçüldüğünü duymuştum. ona burdan "aaa hiç göstermiyorsun kız. derin 20 yaşında ama kendin 50 yaşında gösteriyorsun, tüh" demek istiyorum. gençler siz siz olun, kürdan insan, çöpten bayan olmayın. rüzgarda uçmayacak düzeyde olun en azından.
neyse durup dururken celallendim. fakat cennet mahallesinden sonra korkulu rüyam olan 2. program da ebrulidir. hatta cennet mahallesiyle kapışabilir.
güzel şeylerden bahsedecek olursak insanın gönlünden geçer tabi şöyle düzenli bi şekilde -mesela 2 gecede bir- güçlü kulüplerin olduğu iddialı maçlar(futbol basketbol farketmez) yayınlansın, fakat yazın olmuyor bu maalesef. en iyisi deniz-kum-güneş gibi ama iyi yayınların olduğu bi tv de kayda değer bi güzellik. iyi seyirler . . .